34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
20.381,00%1,12
9.549,89%1,94
3407134฿%-0.31453
Çağımız bilgi çağıdır. Evet, ama kirli bilgi çağıdır. Uygarlığın kendi içinde, barbarlık barındırdığı gibi, bilgi çağı da kendi içinde bir ‘‘aptallık’’ barındırmaktadır. ‘‘Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz’’ da, olduğu gibi çok bilginin de çok kirli olduğu gerçeği, yabana atılır cinsten değildir. Onun içindir ki içinde olduğumuz çağ, üretilen bilgiye yetişemeyen, varlık içinde yokluk çeken, fukara aptallar ve aynı zamanda kirli bilgiyle yoğuruldukları için ve üretilen bilgiden etik değerler türetemedikleri için de ‘‘etik değerlerden yoksun ahlaksızlar’’ çağıdır da.
Herkesin mükemmeli oynadığı ama kimsenin mükemmel olamadığı içleri boş, iradesizler çağından da geçiyoruz! Dünyanın, güçlü eğitim politikalarıyla ve güçlü sosyal politikalarla bunlardan korunması gerekir. Pek azların üzerinde kafa yorduğu, bu kirli bilgi çağı, kendisiyle beraber tüm dünyada ‘‘etik sorunlu veya etik değerlerden yoksun’’ bir kitle yaratmıştır. Bu yönüyle çağımız; ‘‘cehaletleriyle kabarıp kararan kara vebalılar’’ çağıdır.
Bu kirli bilgi sorunu tüm ülkelerin sorunu olduğu gibi tüm dünya vatandaşlarının da sorunudur. Medya yoluyla çıkar kliklerinin, kirli laboratuvarlarda üretilen ve kamuoyu oluşturmaya dönük kullanılan kirli bilgi, insanlık ve uygarlık için tehlikedir. Bu işin bir tarafıdır sadece. Örneğin; bu gün dünyadaki tüm üniversitelerin laboratuvarlarında, geceli gündüzlü yeni bilgilerin üretilmesi demek, aynı zamanda eski bilgilerin de yanlışlanması demektir. Burada görüldüğü üzere bilginin kendi içinde çokça problemi vardır ve bu problem, bir bilgi felsefesi (epistemoloji) sorunudur. Bunun yanında değerlerden türetilen bilgilerin göreceliliği ve bu görecelilik üzerinde yükselen ve yaratılan dünyaların, inşa edilen kurumların birer yanılsamadan ibaret olması, bilgi kaynaklarımıza olan bakışımızda eleştirel davranma zorunluluğunu doğurmaktadır.
AKSİYOLOJİ VE EPİSTEMOLOJİ İLİŞKİSİ
Görece değerlere ve kirli bilgi bilgiden kaynaklanan yanlış değerlendirmeler de Değer Felsefesinin (Aksiyoloji) temel problemidir. Burada ortaya çıkan ilişki, Epistemoloji ve Aksiyoloji ilişkisidir. Bilgi; nesnesine uygun olmadığı zaman, değerlendirme de yanlış olmaktadır. Örneğin kerameti kendinden menkul şahıslar: ‘‘Dünya düzdür.’’ önermesini ortaya attıkları zaman buradaki bilgi, nesnesine uymuyor demektir. Bu tür bilgiye dayanarak yapılan değerlendirmeler ve bilgi eksikliklerinden kaynaklanan bilgilerin tümü, önce problem ve sonrasında da çatışma yaratır. Bu çatışmalardan çıkmak için, daha doğrusu değerlendirme hatasının giderilip çatışmanın ortadan kaldırılması için, yapılacak tek şey: ‘‘Bilgiyi seçmek ve temiz bilginin tarafını seçmektir.’’
‘‘Bilgiyi seçmek ve temiz bilginin tarafını seçmek’’ için önce bilgi aktlarımızı (araç) gözden geçirmemiz gerekir. Bilgi aktlarımız içinde bize tartışmasız güvenilir bilgi veren; felsefe, bilim ve sanat aktlarıdır. Bunlar dışındaki diğer aktlardan gelen bilgilerin çoğunluğu, değerlendirme problemiyle beraber çatışma yaratmaktadır. Tüm dünya ülkeleri, eğitim sistemlerini felsefe, bilim ve sanat aktlarından gelen bilgiler üzerine kurmadığı sürece, bu türden değerlendirme problemleri ve değerler çatışması devam edecektir. En önemlisi de ‘‘etik ilişkiler’’ geliştirilmeyecektir.
CEHALET VE ÇATIŞMA KÖRÜĞÜ: SOSYAL MEDYA
Enformasyon çağıyla, kullanılmaya başlanan sosyal medya ve sosyal medyada dolaşan ve hayli problemler içeren, kirlilik barındıran, asimetrik yayılma hızıyla ‘‘bindirilmiş sanal kıtalar’’ ve linç grupları oluşturan bu kirli ve temelsiz enformasyon apayrı bir sorundur. Sosyal medyada dolaşıma sokulan bu temelsiz bilginin irdelenmeden ‘‘hak kelamı’’ gibi kabulü ise, çok başka büyük bir tehlikedir. Hızla dolaşan art niyetli, kirli ve çok bilgi; sosyal medya kullanıcılarını aslında kırk katır veya kırk satır ikileminde bırakmaktadır.
Sosyal medya kullanıcıları, bu bilgi çokluğu karşısında; neyin doğru olduğuna karar veremediklerinde ise hızla kendi mahallelerine çekilip, kendi bildiklerine sarılmaktadırlar. Mahallelerine çekilmek yetmezmiş gibi bir de mahallelerinde, kendi kabuklarına çekilen sosyal medya kullanıcıları, kendilerine ve dünyalarına aykırı gelebilecek paylaşımlara karşı, dozu gittikçe sertleşen refleksler göstererek, farkında olmadan kabuklarını da kalınlaştırmaktadırlar. Böylece toplumlardaki yarılmalar ve ayrışmalar asimetrik şekilde derinleşmektedir.
SİLİNEN İNSAN YÜZÜYLE CESARETLENENLER
Sosyal medya kullanıcıları, cevap mahiyetinde birbirlerine bir şey yazarlarken çokça da cesaretli ve hakaretlerde pervasız davranmaktadırlar. Bunun temelinde, karşılarında kanlı canlı insan yüzünün olmaması yatmaktadır. Teknolojik gelişmelerle silinen insan yüzü, sosyal kontrol duygusunu kaldırırken, insanın yaşamını da değersizleştirmektedir. İnsanların ölürken birer rakama dönüşmelerinin altında bu gerçeğin payı azımsanamaz. Uygarlığın içindeki barbarlık işte burada uyanmaktadır. ‘‘Uygarlığı tehlike bekliyor!’’ da ki kasıt da budur.
Kapitalist cenah kirli bilgi ve kirli bilgiyi yayma araçlarıyla ”çok bilgi” sunarken, insanlığa birçok felakette hazırlamaktadır. Birincisi, bir bilgi hazmedilip üzerinde düşünülüp tartışılmadan ardından milyonlarcasının akması, bireylerin beynini devasa bilgi çöplüğüne çevirmektedir. İkincisi yukarıda anlatılanda olduğu gibi sınırsız bilgiyle, sınırsız seçenek sunulmaktadır. Bu bilgi ve seçenek çokluğuyla, ‘‘özgürlüklere sahipsiniz’’ duygusu verilmektir.
Ancak bu büyük bir yanılsamadır. Çünkü: ‘‘Sistem, gitar bulmamıza yardımcı olmuyor, sadece gitar çalmamıza izin veriyor.’’ Seçenek çokluğuyla kafası karışanlar ve kirli bilgi pazarında eli boş dönenler mahallelerindeki kabuklarına çekilirken, öfkeyle çekilmektedirler. Bu pazarda eli dolu dönenler ise çok mühim şeyler bulmuşçasına, bulduklarıyla kendilerine değerlerden değer katıldığı hissine kapılmaktadırlar. Sosyal medya kullanıcıları bu elde ettikleri üstünlük ve değerlilik duygusuyla nasıl bir tuzağa düştüklerini fark etmeksizin mükemmellik duygusuna kapılırlar.
SONUÇ
Bu tuzak bireyselleşme ve yalnızlaşma tuzağıdır. Bu yalnızlaşma tuzağı toplumu birey bazında atomize etmektedir. Yalnızlaşan ve atomize olan bireyin yaşama tutunma nedeni ise; kaç ‘‘beğeni’’ aldığıdır. Kirli bilgi bombardımanı altında algıları değişenlere iki duygu hâkim olur: Sevinç ve öfke. Böylece sevdikleriyle, öfkelendikleri arasında mesafe gittikçe açılır. Saflar sevdiklerinden yani ‘‘beğenenlerden’’ yana daha sıkı tahkim edilmeye başlanır. Bu açılma tüm dünyada gitgide daha belirgin hale gelen, Neo-liberal diktatörlüklerin inşasından başka bir şeye de yaramamaktadır.
Çeşitli bilim çevrelerince üretilen, yeni bilgilerle yanlışlanan ve çıkar kliklerinin kirli laboratuvarlarında üretilen kirli bilgiler, sosyal medyanın semt pazarlarında çığırtkanlarla vülgarize (basitleştirme-avamlaştırma) edilerek seçme ve özgürlük illüzyonuyla alıcılarına sunulduğu anlamsız bir çağdayız. Durumu çok abartıyorsunuz diyenlere sadece bir şey söylemek yerinde olur: Her çağ zamanının ruhuyla ve o ruhu var eden bilgi ile inşa edilir.
İnşasına karar verilen ve eşiğinden içeri salgınla adım attığımız ”Yeni Dünya’ya” tez elden ulaşmak için hangi kanallardan ne maksatlarla, nasıl bilgilerin kamuya sunulduğunu ve çıkar kliklerinin neleri manipüle ettiklerini bu günlerde görmek gerek. Her şeyden habersiz kitlelerin de servis edilen ve kirli amaçlar barındıran bu kirli bilgiye nasıl ”hak kelamı” gibi sarıldıklarını da görmek gerek.
Bunu görmek istiyorsanız eğer, önce sürümün doğruluğuna şüphe ile yaklaşmalısınız. Sonra da çemberin dışına çıkıp olan biteni tüm umumiyetiyle görmeniz gerek. Bu umumi manzarayı yakalamak; geleceğimizi kurtarmak için olanları tüm netliği ile görmemiz şarttır. Bir şeyleri değiştirebileceğimize dair inancın oluşması için gereken ilk adımdır.
TARIMSAL ALANDA BİTKİLERDE ZARARLI OLAN VE ÖNEM ARZ EDEN BÖCEKLER VE GENEL SİSTEMATİĞİNE GENEL BAKIŞ